Vazgeçmek

Şeyda Erkan
4 min readSep 22, 2020

--

Sanıyorum ki vazgeçmek birçoğumuz için olumsuz olarak öğrenilmiş durumda. Vazgeçmek, bırakmak, son vermek. Ben bugün sizlere vazgeçmenin olumlu tarafından bahsedeceğim. Hem de ne kadar geliştirici olduğundan. Buna bir hikayeyle başlamak istiyorum…

İndigo Dergisi’nden Alıntı.

Elfida Teyzenin Çiftliği

Dünyanın en güzel doğasına sahip bir yerde en lezzetli ve kaliteli ürünleri yetiştiren Elfida teyzenin çiftliğinde bugün her şey tam da olması gerektiği gibi:) Elfida teyze bir gün hayatını kökten değiştirecek bir karar alıyor ve hayatı bir daha eskisi gibi olmayacak şekilde değişiyor. İyi ki de değişiyor çünkü o çok memnun halinden. Dünyanın en güzel, organik, iyi tarım uygulamaları ile ilaç kalıntısız ve pestisitsiz(bakterilerin, virüslerin ve haşerelerin tarım ürünlerine verdiği zararları ortadan kaldıran kimyasal maddelerdir pestisitler. Virüslere zarar verdiği gibi sebzelerden ve meyvelerden bize de zarar verdiği kanıtlanmış durumdadır. Doğa da çeşitliliğe zarar vermeden, her şeyin birbirini etkileme potansiyelini göz ardı etmeden yapılan iyi tarım sayesinde pestisitsiz, ilaçsız ürünleri günümüzde daha sık duyuyor ve kullanımı yaygınlaştığını görüyoruz.) ürünlerini üretmetinin heyecanını yaşıyor bugün Elfida Teyze. Bir çok insana örnek olabilecek bir davranış sergiliyor o zor olan yolu seçti belki ama verdiği hazzın zorlukları tatlılığa çevirdiğinin de farkında olarak.

Elfida teyzenin yaşamını tersten okuyorsunuz. Gelelim bu güzel olaylar başlamadan önce ki Elfida teyzenin yaşamına… Günde 10'a yakın ilaç tüketen fakat ilaçların sadece görünür semptomlarını geçici olarak ortadan kaldırdığını fark eden, Obezite tanısı alan, gittiği bir çok diyetisyenlerin bazılarında kilo veren sonrasın da fazlasıyla geri alan, şeker, tansiyon, kalp ek hastalıkları tanısı olan bir insandı Elfida teyze. Kendi tanımıyla alışkanlıklarının kölesi olmaktan öteye geçemediği düşüncesiyle depresyon tanısını da kendisi koymuştu kendisine. Böyle bir tablo çizen Elfida teyze aslında oldukça sıkı bir sağlıklı yaşam okuru ve araştırmacısı fakat kendine ve iradesine söz geçirebilme konusunda oldukça sıkıntılar çekiyordu. O yediklerinin ona çokta zarar vermediğini, biraz dikkat ederse iyileşebileceğinin görüşündeydi. Ne yazık ki algısını dar bir alana sıkıştırıyordu oysa olaya bütünün gözüyle bakması sorunların kökten değişebileceğinin tek anahtarıydı.

Elfida teyzenin oldukça geniş arazileri vardı fakat eşi vefat ettiğinden bu yana arazilere bakmak onun için eziyet haline gelmişti. Her araziyle ilgilenişinde eşi aklına geliyordu. Bu sebeple olabildiğince arazi bakımından uzaklaştı ta ki organik tarımdan, ilaçsız, pestisitsiz tarımdan haberi olana dek. O zaman bir aydınlanma yaşamıştı Elfida teyze, yediklerimiz önemliydi evet bunu biliyordu fakat yediklerimizin ki bunlar sağlıklı besinler olsada(sebze, meyve gibi) eğer iyi tarımla üretilmemişlerse bizi zehirleyebileceğini fark etmesi onda yeni kapılar açılmasına sebep oldu. Daha fazla araştırma yaptı ve çok sevdiği, gözünden sakındığı biricik yeğeninin otizm tanısı almasında beslenmenin ne kadar önemli olduğunu fark etti.

Kendi için olmasada çünkü o eşinden sonra kendi için bir şeyler yapmayı hep suçluluk duygusuyla eşleştirmişti, biricik yeğeni için ve onlarca insanın sağlığı için o arazide iyi tarım yapacaktı gerekirse gecesini gündüzüne katacaktı ama yapacaktı söz vermişti kendine. O günden sonra Elfida teyze ulaşması gereken kişilere, bu alanda çalışmalar, araştırmalar yapan uzmanlara ve bu sayede bütüncül yaklaşıma da ulaşmış oldu. Türkiye’de ruhsal sistem odaklı bütüncül yaklaşımı benimseyen ve bu alanda yeni çalışmaları ülkemize kazandıran Psikiyatristle de o dönemde tanıştılar. Psikiyatrist ona gerçek sağlığa ulaşmanın yolunun hastalık isimlerinden sıyrılıp vücudun hücresel düzeyde ihtiyaçlarını karşılamaktan ve ruhsal sağlığın vücudumuza etkisini anlamaktan geçtiğini ve Elfida teyzenin kayıptan dolayı yas sürecinde olduğunu, beslenmesinin, yaşam tarzının bu süreci kısır döngü haline getirdiğinden bahsediyordu. Elfida teyze çok seviyordu bu çocuğu onu evladı gibi görüyordu ve söyledikleriyle kendini sarssa da içtenlikle inanıyordu ona ve anlattıklarına.

Mutluydu Elfida teyze ama keşkeleri vardı. Kanserden kaybettiği eşi için keşkeleri… İyi tarım yolunda gidiyordu kendiside bu süreçte daha iyi hissediyordu eskisi gibi şeker krizleri, tansiyonunun yükselmesi zorlamıyordu onu ama canını sıkan eşini kaybetmeden önce öğrenmek istediği şeylerdi bunlar. Keşke diyordu onu kaybetmeden öğrenseydim bunları o zaman sağlığına da katkıda bulunabilirdim. Ama Elfida teyze önce kendinin ve yanındakilerin kıymetini öğrenmişti bu psikiyatrist çocuktan. Çok şey borçluydu ona daha önce tonlarca para ödediği ama kısa vadede iyiliği dokunan doktorlar gibi değildi. Söylediklerinde mantık vardı, anlayış vardı insanın içine işleyen. Dünya da en zor değişebilecek insan olarak görüyordu kendini beni değiştirdi daha ne olsun diyordu sevdiklerine. Ama vazgeçmişti işte eski alışkanlıklarından, depresyonundan ve yeni kapılar aralamıştı kendisine huzur veren. Herkese anlatıyordu psikiyatristin söylediklerini ve çevreside bilinçlensin istiyordu. İyileşsin… Kimsenin bu acılar ve ağrıları hak etmediğini düşünüyordu. İşte o yüzden daha sıkı sarılıyordu çiftlik işine organik tarımı tanıtacak, bir çok insanın kullanımına açacaktı. Artık bir hayali vardı kendine şifa ararken, başkalarına dağıtacağı şifalarla, şifalanacak bir hayaldi bu. Üstelik organik ürünlerinin adı da eşinin adını taşıyacaktı. Onu daha çok mutlu edebilecek ne olabilirdi ki. Şükür ediyordu Elfida teyze inançlı bir insandı. Hayatında her şeyin olması gerektiği gibi, olması gereken zamanda ve yerde olduğu için ilahi düzene teşekkürlerde bulunuyordu.

İşte böyle gerçekleşti Elfida teyzenin vazgeçişten doğan yeni bir kabullenişinin hikayesi… Güzel bir hayaldi yazarken umutla doldu içim doğrusu. Umarım başkalarında da yeni umutlar doğurmuştur. İnanıyorum böyle hikayelerin olduğuna. Ne dersiniz belki bu hikayeyle çoktan tanışmış birisiniz veya tanıdığıdınız birini bana da söylemek istersiniz :) çok mutlu olurum işte o zaman…

Vazgeçmenin olumlu tarafından bahsedeceğim demiştim. Hikayeyi tersten başlattım bu sebeble. Çünkü bu bir eski alışkanlıklardan vazgeçişin yarattığı yeni kapılardı ve içim içime sığmadı sonunu baştan yazıverdim işte. İyi ki de öyle oldu çünkü bende kendi vazgeçişimi yazıyordum ve vazgeçişler can sıkıcıdır biliyorsunuz. Yeni bir blog yazmak için başka şeylerle uğraşma uğraşısından vazgeçişten bahsediyorum. İnanın hiç bir vazgeçiş kolay değildir. Söylemesi de bazen can sıkıcı olabilir ama can sıkıcı, zor olan şeyler değil mi bizi geliştirip dönüştüren? O halde bugün değişmesi gereken bir şeylerden vazgeçin ve dönüşümün tadını çıkarın! Ha bana da geri bilidirim yapmayı unutmayın :)

Şeyda.

Dipnot: Söz konusu psikiyatrist:Deniz Şimşek benim gibi ilham kaynağınız olmasını istiyorsanız sıkı takip edin derim.

--

--

No responses yet