Yaşadığınız Travma Size Ait Olmayabilir!

Şeyda Erkan
4 min readMay 29, 2021

--

Ebeveynlerim, büyükanne, büyükbabalarım ve daha uzak atalarım tarafından tamamlanmamış, cevaplanmamış halde bırakılan şeylerin ve soruların etkisi altında olduğuma kuvvetle inanıyorum. Sıklıkla, bir ailede ebeveynlerden çocuklara geçen kişisel olmayan bir karma var gibi görünür. Bana her zaman, önceki nesillerin yarım bıraktığı, tamamlamam veya belki de devam ettirmem gereken şeyler var gibi gelmiştir. -Carl Jung, Anılar, Düşler, Düşünceler

İddialı bir başlıkla giriş yapmış bulunmaktayım. Başlıkla beraber ilgiyi yazıya çekme gibi bir düşüncemin olmadığını baştan söylemeliyim.(Tamam biraz düşündüm bunu ama işin aslı öyle değil.)

Mark Wolynn’un Seninle Başlamadı adlı kitabını okuyorum şu sıralar inanılmaz bilgiler öğreniyor ve oldukça hayrete düşüyorum. Böylelikle bende kitabı ihtiyacı olan herkesin okuyabilmesi için merak uyandıracak(en azından benim merağımı bir hayli uyandıran kısımlar oldukça fazla) bilgiler paylaşmak istedim.

Konuya giriş yapmadan önce; Travma nedir veya Travma denilince aklınıza ilk neler gelir? Kısa bir süre bunu düşünmenizi istiyorum.

Evet bu süre sanıyorum yeterli.

Travma denilince benim aklıma gelen ilk şey; Kişinin fiziksel, psikolojik bir zarara uğramış olması ve bu durumun kişiye korku, panik, çaresizlik hissi yaşatması travma olarak tanımlanabilir. Pekala tıp biliminde bahsedilen travmalar da düşünülebilir.(Vücutta bir uzvun kopması veya zarar görmesi gibi.)

Ben ve birçoğumuzun aklına gelen travma türü bu şekildedir ve gayet tabii doğrudur da. Her birimiz çoğunlukla travmayı yaşayan kişilerin kendimiz veya yakınımızda gözlemlediğimiz kişilerin yaşantısı olduğunu düşünürüz. Oysa Wolynn’a ve bir çok alanında uzman kişilere göre; Travma sadece biz yaşadığımızda ortaya çıkan bir durum değil. Aynı zamanda bizim büyükbaba, büyükannelerimizin hatta büyük büyükannelerimiz ve büyük büyükbabalarımızın da yaşadığı travmaları da aktarım yoluyla aldığımız bir durum. Şöyle bahsetmek gerekirse; Şu an kaygısını yaşadığınız bir travmanın aslında size ait olmadığını belki de sizden çok önce yaşamış olan büyükbabanıza veya büyükannenize ait olduğunu söylüyor bu bilgiler bize.

Bu bilgiyi ilk aldığımda dur bir dakika! Henüz kendi ve ailevi travmalarımla boğuşurken, birde büyük büyükbabamın travmasını üstlenmekte ne demekti? Diye düşünmekten kendimi alamadım. Okumaya devam ettikçe bu travmaları iyileştirebileceğimizi ve hatta bizim olduğunu düşündüğümüz travmaların bile aslında belki bize ait olmadığını fark edebileceğimiz kılavuz bir kitaptan bahsediyordu Wolynn. İşte bu hoşuma gitmişti.

Kitaptan(spoiler için kızmayacağınızı düşünürek), bahsettiğim bilgiyi daha iyi anlamınızı sağlayacak bir örnek vermek istiyorum.

Kitapta karakterimiz olan Jesse; uzun bir süredir uyku problemi yaşayan, aslında çok başarılı bir atlet olmasına ve notlarının çoğunlukla A olmasına rağmen uyku problemi sebebiyle depresyona, umutsuzluğa düşmüş bir genç. Hatta uyku problemi öyle bir hal alıyor ki okulu bırakmak zorunda bile kalıyor. Normalde uykuya hızlı dalabilen, uyku sıkıntısı olmayan Jesse 19. yaş gününün gecesinde birden uyanıp çok üşürken buluyor kendisini ve öyle bir hal alıyor ki ‘eğer uykuya dalarsam, bir daha asla uyanamam’ düşüncesi aklından çıkmıyor. Korkusunun artık mantıksız geldiğini fark etse de, kendine engel olamıyor. Wolynn’un danışanına yönelttiği ve köprü soruları olarak nitelendirdiği; Korku veya 19 yaş günü ile alakalı bir travması olup olmadığı ile ilgili sorular, Jesse için yeni kapılar aralıyor. Bu sürece takiben; Annesi ile konuşması sırasında amcasının bir fırtına esnasında elektrik hatlarını kontrol ederken donarak öldüğünü öğreniyor. Üstelik amcasının bu travmayı yaşadığında 19 yaşında olduğunu fark ediyor. Ölümü trajik bir olay olan amcasının travması aile içerisinde bir daha konuşulamayacak bir konu haline geliyor.

Şimdi, otuz yıl sonra Jesse de amcasının yaşadığı bu korkunç travmayı kendi yaşayıp görmese de, aynı zaman aralıklarında yaşamaya başlıyor. Bu bağlantıyı yapmak Jesse için bir dönüm noktası oldu ve probleminin sebebi açıklığa kavuştu. Sadece bunu kavraması ve sebebini öğrenmesi bile korkusunun hafiflemesine yardımcı oldu. Tedavi aşamasını merak ediyor iseniz; Wolynn’un tedavi aşamasını büyük bir cömertlikle bizlerle paylaştığını belirtmek isterim. O kısmı da sizlerin okuyacağını umuyorum :)

Travmaları fark etmek, onların kime ait olduğunu öğrenmek ve çözümlemenin öneminden bahsetmek istedim. Ayrıca çok önemli olduğunu düşündüğüm bir konudan da kısaca bahsetmek istiyorum. Affetmek. Sadece travma yaşayan ebeveynlerimizi veya kendimizi değil aynı zamanda travmayı yaşatan insanları. Bunun ne kadar ağır ve zor olacağını tahmin edebiliyorum fakat Wolynn; Sadece ebeveynlerimizin travmasıyla değil, onları travmaya uğratan kişilerle de özdeşleştiğimizi ve ancak bunu fark edip, o kişileride affedebilirsek sorunlarımızı çözümleyebileceğimizden bahsediyor. Bu görüşe oldukça katılıyorum. Birilerini affetmemek sanıyorum kendimiz için yarattığımız ikinci bir sorun. Başkasına duyduğumuz kin,öfke sırtımıza aldığımız yüklerden başka bir şey değil. O sebeple başkaları için değil, kendiniz için kamburunuzdan kurtulmanın yollarına bakın.

Seninle Başlamadı; Yaşadığımız problemlere farklı bir bakış açısı oluşturması açısından güzel bir kitap olduğunu düşünüyorum. İçerisinde bu bilgileri kanıtlayacak nitelikte bilimsel veriler mevcut, ki bu beni büyük ölçüde tatmin eden kısım oldu. Kaygılarınız,korkularınız hayatınızın büyük bir bölümünü kaplıyor ve bütün tedavi yöntemlerini denediğinizi, sonuç alamadığınızı düşünüyorsanız;Belki de korkularınızın ve kaygılarınızın size ait olmadığını, sizden daha önce yaşamış ebeveynlerinizin travmaları olabileceğinin ihtimalini düşünmenizi istiyorum. Birde bu açıdan bakmak,fark etmek; Size ait olmayan travmaların çözülmesine katkı sağlayacağını düşünüyorum.

İnsan, bütünün bir parçasıdır… (Ancak)Kendisini, düşüncelerini ve duygularını, diğerlerinden ayrı olarak deneyimler; bu, bilincin yarattığı bir çeşit optik yanılgıdır. -Albert Einstein

Sevgiyle,

Şeyda

--

--

No responses yet